10 Haziran 2012 Pazar

Roma Tatili-Audrey Hepburn-Gregory Peck

Selamlaaarrr :))
Dışarıda felaket bir sıcak var bugün.Çıkıp gezmek imkansız.Ben de bugünü serin serin evimde kitaplarla ve filmlerle geçireyim dedim.Dün Samsun'a gittiğimde Audrey Hepburn'un Roma Tatili adlı filmini aldım.Zaten Audrey Hepburn'u çok severim.Onu ilk Tifanny'de Kahvaltı filmiyle tanımıştım.İzlerken yüzümde hep kocaman gülümseme olduğunu fark ettim.Eh tavsiyem ya internetten izleyin veya benim gibi dvdsini alıp izleyin.Ama izleyin :)


Yönetmen:William Wyler
Oyuncular:Gregory Peck, Audrey Hepburn, Eddie Albert devamı...
Tür:Komedi, Dram, Romantik
Ülke:ABD


Özet & detaylar

İsmi belirtilmese de İngiltere olduğu aşikar bir ülkenin prensesi olan Ann, maiyetiyle birlikte çıktığı uzun Avrupa turu esnasında Roma’ya gelir. Kariyerinin henüz başındaki çiçeği burnunda Audrey Hepburn’ün hayat verdiği genç prenses, mecburen tabi olduğu tüm protokollerden, sosyal rollerden ve süs köpeği gibi davranılmaktan son derece sıkılmış ve hayattan bezmiş durumdadır. Nihayetinde o, altın kafesteki bir bülbüldür. Bir akşam, isyan ettiğinde sakinleşmesi için saray doktoru tarafından önerilip, nedimesi tarafından verilen bir sakinleştirici ilacı içtikten sonra, uyumak yerine kaçıp, şehirde küçük bir tur atmaya karar verir. Kaderin bir oyunu sonucu ilaç etkisini, genç, güzel ve tecrübesiz prenses şehre inmeyi başardığında gösterir.

Bir bankta sızan Ann’ın yolu, şehrin kötü şöhretli ve çulsuz paparazzilerinden biri olan fırsatçı Joe Bradley ile kesişir. Aslında naif biri olan, Gregory Peck’in canlandırdığı yakışıklı gazeteci, sarhoş sandığı genç kadını gayet asil duygularla, sokakta kalmaması için kendi evine getirmek zorunda kaldığında, hayatının 'atlatma haber'inin de ayağına geldiğinden habersizdir.

Ertesi sabah Ann, gerçek kimliğini gizler. Tüm şehir genç prensesi aramaya başladığında, geç de olsa gerçeğin farkına varan ama durumu genç kadına çaktırmayan Bradley, yakın dostu ve anasının gözü bir foto-muhabir olan Irving ile birlikte bir plan yapar: halkın arasına karışıp sıradan bir insan olmanın keyfini çıkartmak isteyen Ann’a, Roma’yı gezdirecek, bol bol fotoğraf çekecek ve Avrupa’nın en erişilmez şahsiyetlerinden biriyle, ona farkettirmeden müthiş bir röportaj yapmış olacaklardır. Böylece Joe, müthiş hikayesi sayesinde memleketi Amerika’ya dönebilecektir. Plan işlemeye başlar. Ama naif ve güzel prenses ile yakışıklı gazeteci arasında gelişecek olan elektrik, kimsenin planında yoktur!

İlk başta klişe gibi görünen bir öyküye sahip bu film, William Wyler’ın yönetiminde ve iki müthiş başrol oyuncusunun unutulmaz performanslarıyla klasikler arasına girmeş ve 3 Oscar ödülünün de sahibi olmuştur. O zamana dek adı duyulmamış olan Audrey Hepburn, prenses Ann rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’na uzanırken, bir anda tüm dünya tarafından hayran olunan uluslararası bir yıldıza dönüşmüştür.

4 yorum:

  1. güzel bir sayfa güzel bir kalem ... takip etmeye değersiniz :) bana da bekleriz .:) stylopunk.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bir film ki bu.
    seyretmeye doyum olmaz.
    audrey bi tanecik.
    onun hayatını anlatan bi kitap çıktı.
    blogumda var toplu kitaplarda.
    adı zarafet.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu filmi senin Zarafet'i anlatan yazında okumuştum.Evet çok tatlı bir filmdi :)
      Ayrıca Zarafeti alalı 1 ay oldu henüz okumadım.ama okuycam kii :D

      Sil