16 Temmuz 2012 Pazartesi

Ayfer Tunç-Memleket Hikayeleri

Günaydınnnn :)) Bugün güne enerjik başladım :) Sanırım uykumu iyi aldığım için :)
Dün akşam güzel bir kitap daha bitti..Aslında bu aralar okuma hızım epey düştü.Arkadaşım da bizdeydi.Onunla vakit geçireyim,şuraya da gidelim,bunu da yapalım derken tabi kitaplar ihmale uğradı.Ama sanırım bundan sonra eski hızımı yakalarım diye düşünüyorum :)
Memleket Hikayelerini ilk önce kitap sesleri adlı blogger arkadaşımda görmüştüm.Ayfer Tunç yeni kitap çıkardı diye çok mutlu olmuştum.Samsun'da kitabı bulamadığıma da çok üzülmüştüm.Ben de İstanbul'a gittiğimde oradan satın aldım :) Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor.Ayfer Tunç yine akıcı kalemini konuşturmuş.Elinize aldığınızda bırakamayacağınız bir lezzette :)
Eh benden bugünlük bu kadar.Daha fazla detay vermeden yazıma son veriyorum :)
Herkese güzel ve kitaplı günleerr :))
ARKA KAPAK
“Bu kadar çirkinleşen ve kimliğini kendi elleriyle tahrip eden şehirler bende memleket hissi değil, öfke ve öfkeden yorgun düşünce de acıma ve teessüf hissi uyandırıyor. Memleket hissi ile köklere bağlılık arasında bir korelasyon olsa gerek. Bir bütün olarak ülkeme bağlıysam da köklerime bağlı değilim. Çünkü köklerimin nerelere uzandığından habersizim. Köklerinin sızladığını duymayan insan nasıl bir memleket arar ki kendine?” Kendi şehir arşivini açıyor Ayfer Tunç. Biraz, bu memleketin doğal ve toplumsal coğrafyasını hor kullanışımıza diz döverek... Biraz Adapazarı, biraz Karasu, biraz İstanbul… “Memleket nere” sorusunun cevabını veremeden – bütün memlekete merakî… Memleket duygusunda bir gezinti; “memleket insanıyla” yarenlik eden hikâyeler… “Çerkez gelinlerinin hürmetkârlığı, Bulgar muhacirlerin çalışkanlığı, Boşnak kızlarının güzelliği… Arnavutların inatçılığı, Lazların siniri, Abhaz erkeklerinin tembelliği, Gürcü kadınlarının huysuzluğu…” Taşra bandosu, Büyük Çarşı’daki fotoğrafçı, kadınlar hamamı, mesire yeri… Yengeler, gelinler, refakatçiler… Çitlenen ayçekirdeklerinin gürültüsüyle yazlıkçılar… “Sakarya Nehri’nin kıvrılarak genişlediği manzaraya karşı rakı”… Yemekte mutlaka evvela çorba… Piknik tüp, “iyi” çay, sonsuz sohbet… Dere tepe düz giden, kapı kapı gezen, halis muhlis hikâyeler…

Refik Halit Karay’ın 1919’da yayımlanmış Memleket Hikâyeleri’ne selamla.

Ayfer Tunç’un teferruatçı, gören ve dinleyen kaleminden…

8 yorum:

  1. Benim de okuma hızım feci şekilde düştü bu aralar:)Şu Ayfer Tunç'u birçok blogda görüyorum,okumak farz oldu bu yazarı:)Tanıtım için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaz geçince toparlarız heralde :) evet Ayfer Tunç kesinlikle okunmalı :) tavsiyem kapak kızı ile başlaman yeşil peri gecesi ile devam etmen :)

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. iyiyiyim teşekkürler canım :)
      seni sormalı :D

      Sil
  3. Ayfer Tunc'un bu kitabında haberim yoktu, paylaşım ve bilgilendirme için teşekkür ederim:))

    YanıtlaSil