31 Aralık 2013 Salı

Sarajh Jio-Böğürtlen Kışı /Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar-Leylim Leylim


Sarah Jio...Dilini çok sevdiğim bu yazarımızın piyasada olan ve benim de okuduğum 3.romanı oldu Böğürtlen Kışı..Yine inanılmaz akıcılıkta ilerleyen olaylar,kendimden bir şeyler bulduğum karakterler...
Vera 3 yaşındaki oğlu Daniel'ı o gece son kez öptüğünü bilse acaba yine de onu evde yalnız bırakıp işine gider miydi? Ve bu olaylarla bağlantılı 2003 yılında Claire ile bağlantısı..O kadar sürpriz bölümler ve olaylar var ki. Bence bu yazarın bu romanı da dahil diğer tüm romanları beyaz perdeye aktarılmalı.Hepsi harika filmler olur.Buradan yönetmenlere duyurulur :D

ARKA KAPAK

"Canım Daniel'ım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)



Leylim leylim blogum ve vikitap sayesinde tanıyıp çok sevdiğim kitap dostlarımdan Yağmurcuğumun hediyesi bir kitaptı :) Kendisi 18 ekimde izmirde buluştuğumuzda hediye etmişti bana bu güzel kitabı.Mektuplardan oluşan kitapları çok severek okuyorum.Ve bence gerçek aşkların eskilerde kaldığını gösteriyor bu tür kitaplar.
Ahmed Arif'in Leyla Erbil'e gönderdiği mektuplar o kadar güzeldi ki...Hala arada sırada açar okurum..
Yağmurcum tekrar tekrar teşekkür ederim bu güzel kitabın ve candan dostluğun için :)

ARKA KAPAK
 Ahmed Arif'ten Leylâ Erbil'e Mektuplar 1954-1957

Ahmed Arif'in Leylâ Erbil'e gönderdiği mektuplardan oluşan bu kitap, edebiyat tarihçilerimize kuşkusuz önemli bilgiler sunmayı vadediyor. Yazıldıkları dönemin entelektüel ve yayın ortamını, Ahmed Arif'in sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını ve en çok da aşkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

"Sabah gözlerimi sana açarım.

Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum.

Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmezki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... hepsi. Ençok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini..."
(Tanıtım Bülteninden)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder