25 Mayıs 2013 Cumartesi

Debbie Macomber-Bir Dilekle Başladı Her Şey

İyi akşamlar sevgili kitapkurtları :)
Bugün evimde tembellik ettim.Malum önümüzdeki perşembe fena yorulacağım çünkü yılsonu gösterimizi yapacağız o gün meleklerimle :)
Ben de bol bol okudum yattım dinlendim.Bu bahaneyle de kitabımı bitirmiş oldum.Kitap yine iç açıcı ve akıcı bir dille yazılmış klasik bir Macomber kitabıydı.Her zamanki gibi yine çok sevdim.Sayfalar aktı gitti.Birkaç bayan arkadaş yılbaşı akşamı toplanıyorlar ve dilekleri hakkında konuşuyorlar.Her biri 20 dileklik listeler hazırlıyorlar ve bu yolda hayatlarını sürdürüyorlar.Sıcacık iç ısıtan bir öykü yumağı bizler belkiyor yine.
Tavsiye ederim herkese :)
Şimdiden iyi pazarlar :)

ARKA KAPAK
Dilekler, içtenlikle istenince gerçekleşen hayallerdir…



Hayata yeniden tutunmak için önünde yirmi dilek duruyordu... Kâğıda döktüğü yirmi hayal…

Acı çekmektense geleceğe umutla bakmasını sağlayacak yirmi ihtimal…

Artık bir sonraki güne güzel duygularla başlamak için hazırdı, çünkü gerçekleştirmesi gereken hayalleri vardı. Çünkü hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdi…



Hayatınızda çok isteyip de gerçekleştiremediğiniz şeyler mi var?

O halde hemen kâğıdınızı kaleminizi alın ve dilek listenizi hazırlamaya başlayın…

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Özcan Erdoğan-Dahiler Ve Aşkları

Selamlar :))
Bu akşam bir kitap daha sona erdi.Kendisiyle tam 17 gündür beraberdik.Araya birkaç kitap girdi.Biraz ağırdan okumak istedim bu kitabı.Çünkü içinde en sevdiklerim ve aşkları vardı...Ben de sindire sindire okumak istedim.Daha önce bu kitabı blogger arkadaşım sevgili Gizem'de görmüştüm.Ondan sonra almaya karar verdim.Pişman olmadım.Aksine çok ama çok sevdim bu kitabı.Vay be dedirten aşklar da vardı içinde,tipik türk filmi işte dedirten türde aşklar da...Kalın ve ansiklopedi gibi ama insanı okurken yormuyor.
Tavsiye ederim efendim.Şimdilik benden bu kadar iyi geceler
Sevgiler :)

ARKA KAPAK
Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada -toplam olarak- bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından, oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı. Kitapta yer alan yazarlar ve kaleme aldıkları dâhiler: Louis Aragon (Bahadır Gülmez), Charles Pierre Baudelaire (Bâki Ayhan T.), Ludwig van Beethoven (Halim Şafak), Yahya Kemal Beyatlı (Şeref Bilsel), Bertolt Brecht (Eren Aysan), Charles Bukowski (Zate Zatturi), Charlie Chaplin (Cengis T. Asiltürk), Frédéric François Chopin (Neval Eyüboğlu), Salvador Dali (Özcan Erdoğan), Dante Alighieri (Salih Aydemir), Fyodor Mihailoviç Dostoyevski (Halim Şafak), Albert Einstein (Aziz Kemal Hızıroğlu), Furuğ Ferruhzad (Haşim Hüsrevşahi), Che Guevara (Nihat Ateş), Johann Wolfgang von Goethe (Emel İrtem), Vincent van Gogh (Çiğdem Sezer), Nâzım Hikmet (Efe Duyan), Victor Hugo (Barış Behramoğlu), Franz Kafka (Asuman Susam), Frida Kahlo (Burcu Aktaş), Rosa Lüxemburg (Halim Şafak), Karl Marx (A.Galip), Wolfgang Amadeus Mozart (Aydın Büke), Friedrich Wilhelm Nietzsche (Bâki Ayhan T.), Pablo Picasso (Derya Önder), Sylvia Plath (Enis Akın), Edgar Allan Poe (Tozan Alkan), Elvis Presley (Korkmaz Uluçay), Aleksandr Sergeyeviç Puşkin (Onur Behramoğlu), Rainer Maria Rilke (Yüksel Pazarkaya), Arthur Rimbaud&Paul Verlaine (Ayberk Erkay), Auguste Rodin&Camille Claudel (Derya Önder), Mevlânâ Celâleddin-i Rumi (A.Galip), Sappho (T.Ülkü Tekten), Jean Paul Sartre&Simone de Beauvoir (Özcan Erdoğan), William Shakespeare (Betül Dünder), Oscar Wilde (küçük İskender), Virginia Woolf (Gonca Özmen), Leonardo da Vinci (Funda Aksüt), Sergei Yesenin&İsadora Duncan (Halim Şafak)

18 Mayıs 2013 Cumartesi

3 Kitap

 Bu kitap biteli nerdeyse 1 hafta olacak.Ama ben ancak yazmaya fırsat bulabiliyorum.Hem bu aralar blogumda fotoğraf yükleme sorunu yaşamaktayım.Çok zaman alıyor yüklemek.Benle aynı sorunu olan varsa yardım severek kabul edilir.Bunu da araya sıkıştırmış olayım :)
Neyse gelelim kitabımıza.Patti Smith'in daha önce Çoluk Çocuk adlı kitabını okumuş ve çok sevmiştim.Etkilemişti beni tarzı.Bu kitabı da çok sevdim.Zaten yine aynı tarz ve oldukça ince bir kitap.Oturulup okunduğunda 1 saatte bitebilir.Kendi çocukluğundan yola çıkarak yazmış bu kitabı.Tavsiye ederim.

ARKA KAPAK
“Bu kitapta yer alan her şey gerçek; aynen olduğu gibi yazıldı. Onu yazmak ölü toprağını üzerimden çekip aldı; umarım bir ölçüde okurun da içini nedensiz bir neşeyle doldurmayı başarır.” Patti Smith

Çoluk Çocuk ile gönülleri fetheden Patti Smith, bu küçük, adeta ışık saçan anı kitabında çocukluk yıllarına dönüyor ve yaşamının ilk kutsal deneyimlerini yeniden ziyaret ediyor. Anıları o denli canlı, o denli renkli, o denli parlak ki, çoğu kez gerçeküstünün eşiğinde dolanıyor. Hayalperestler, küçük bir kız çocuğunun hayalperestliğin anlamını ve uçuşan düşünceleri yakalayıp kurtarmanın sırrını keşfederek kendini bulma öyküsü. Çoluk Çocuk hiç bitmeseydi diyenler için...

"Çocukken ne mutluyuzdur. Işık, mantığın sesiyle nasıl da körelir. Bu hayatta taşı düşmüş yüzükler gibi dolanıyoruz.

Biten ikinci kitap da Tess ablanın tabiki :) Tessisz olmaz bilen bilir :) Kitabı ün akşam bitirdim.Yine bir Rizzoli&Isles serisinden.Ama sıralamada ben hata yapmışım.Daha önce Buz Gibi Soğuk'u okumuş ve paylaşmıştım eğer hatırlıyorsanız.İşte aslında onu en son okumalıymışım.Öncelik bu kitap ve ardından da Ruh Koleksiyoncusu olmalıymış.Benim okumam da böyle oldu artık yapacak bir şey yok :)
Kitabı sevdim.Yine sürükleyici yine harikaydı.Konu hakkında tüyo vermeyeceğim.Tavsiye ediyorum okuyunuz :)

ARKA KAPAK
Şeytan`ın varlığı bir gerçek. Şeytan caddelerde aramızda yürüyor. Ve Şeytan, sinsice aramıza karışıp şekilden şekile giriyor... Beacon Hill`de bir grup insan Şeytan`ı her yönüyle analiz etmeyi amaçlıyordu. Şeytan, bilimsel olarak açıklanabilir miydi? Fiziksel bir görünüşü var mıydı? İblisler yeryüzünde geziniyorlar mıydı? Tarihin karanlıkta kalan yönlerinin, açıklanamayan olay ve sembollerinin mistik cazibesine kapılan Mefisto Kulubü üyeleri şu teoriyi kanıtlamaya çalışıyordu: Şeytan aslında içimizde... Eşiklerine bırakılan dehşet verici ceset, birilerinin ya da "bir şey"in şehirde kendine kurban aramak için kol gezdiğinin açık bir işaretiydi. Kulüp üyelerinin kanıtlamaya uğraştıkları teori, artık onlar için büyük bir tehlike ve korku kaynağıydı. Bu acımasız katil aralarından biri olabilir miydi? Ya da istemeden Şeytan`ın gizlendiği karanlıktan çıkmasına mı yol açmışlardı. Bu kafa karıştırıcı ve sıradışı olayları derinlemesine araştıran Maura ve Jane kötülüğün kalbine doğru dönüşü olmayan, dehşet verici bir yolculuğa çıkarlar. Kariyerleri boyunca karşılaştıkları en sadist düşmanla yüz yüze gelmek üzeredirler. Üstelik bu düşman bir başlangıç yapmıştır, henüz...

Son kitap da bugün D&R'ın Can Yayınlarında başlatmış olduğu 5tl kampanyasından aldığım bir kitaptı.D&R'ın bu kampanyasıyla aşk yaşıyorum resmen :)
Konusu ilgimi çekti ve hemen aldım.Kendisi de onlardan olduğu halde zengin burjuvaların gerçek yüzünü ölürken görür ve neden öldüğü de meçhuldür.Kitap aynı zamanda bir üçlemenin başlangıcı niteliğinde.Diğer kitaplarını bulamadım.Aa en kısa zamanda onları da temin etmeye çalışacağım.
Şimdilik benden bu kadar.
Herkese iyi pazarlar sevgiler :)

ARKA KAPAK
' Bir Hanımefendinin Ölümü, gerçeğe çok yaklaştığım öykülerimden biri. Öykü kişilerini yakından diyebilirim. Bu uzun öykü 'Mektup' ve 'Pay Kavgası' adlı kitaplarımla bir üçleme oluşturuyor sanırım. Kitabın başkişisi Hanımefendi, kendisi de onlardan biri olmakla birlikte acımasız burjuva zenginlerinin son kurbanlarından. Hanımefendinin dramı, aile bireylerinin gerçek yüzlerini ölürken görebilmesi. Okuyunca göreceksiniz, öykünün sonu yok. Bir çok öykü ve romanda olduğu gibi. Bana kalırsa romanlarda, öykülerde, tıpkı yaşamda olduğu gibi bir son aramamak gerek. Ölümlerde de öyle. Ölümden sonra zincirdeki halkalar boşlukları yeniden birbirine bağlar ve Hanımefendinin ölümünde olduğu gibi yaşam sürer gider... Dünya çıkarların dünyası. Sevgisiz, acımasız, korkunç bir dünya. Hanımefendilerin çoğu da öyle. 'Değerli yazarımız Peride Celal, bir mektubunda Bir Hanımefendinin Ölümü adlı kitabıyla ilgili olarak bunları yazmıştı.




Can Yayınları Alışverişlerim :)

Selamlarrr :)))
Herkes artık biliyor ki her D&R mağazasında Can Yayınlarında ilkbaharda başlayan 5tl kampanyası var.Bendeniz gibi kitapkurtları da bu kampanyadan elinden geldiğince fazlasıyla yararlanmaya çalışıyor.Çünkü 25-30tl olan kitaplar nerdeyse bedava gibi oluyor.Ben de bu kampanyadan "şimdilik" 13 tane kitap aldım.Aslında hiçbiri listemde değildi.Zaten şimdiye kadar asla listeme uyamadım :) Ya fazla kitap aldım ya listeye yenileri eklenmiş oldu.Ama yaz geliyor.Yaz demek tatil demek,kitap demek benim için :) Bol bol stok yaptım şimdiden...
İşte ganimetlerim :))


Peride Celal'in Bir Hanımefendi'nin Ölümü adlı kitabı bugün alındığı gibi bitti.Az sonra onu da yazacağım diğer kitaplarla :)
Sevgiler iyi pazarlar :)

12 Mayıs 2013 Pazar

Zülfü Livaneli-Kardeşimin Hikayesi


Uzun zaman olmuştu Livaneli okumayalı..En son Serenad'ı okumuştum kendisinden ve tadı hala damağımdadır o harika kitabın..
Sanırım bu kitap da uzun zaman etkisinde bırakacak beni..Sevdim bu kitabı.İlginç bir anlatımı vardı bu kitabın.Konusu da farklıydı.Ayrıca içinde güzel cümleler de yer almakta.
Balıkçı köyünde bir cinayete kurban giden bir kadının hikayesi ile başlıyor kitap.Gazeteci bir kızın da bu köyde kadının komşusu ve arkadaşı olan bir adamın yanına gelmesiyle devam ediyor.Bana binbi gece masallarındaki şehrazad ve şahşehriyar gibi geldi aynen :) Ama burada hikayeyi anlatan şahşehriyar,dinleyen şehrazad gibiydi :)
Kitab okuyunuz efendim tavsiye ederim...
Herkese güzel bir hafta diliyorum
Sevgiler

ARKA KAPAK
Serenad fırtınasından sonra Livaneli'den nefes kesen bir roman...

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı'nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

"Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz'in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum."

En Kıymetlime...

11 Ağustos 1987 Tarihinde benim Annem olmuşsun Ayşe Sultan :) Sen benim ben senin en kıymetlin olmuşuz birbirimizin...
Sen benim aşkım,hayatımın anlamı,canımdan bir parça,bu dünyadaki en sevdiğim,en iyi dostum kısacası her şeyimsin...
Allah senin eksikliğini bana hiçbir zaman göstermesin.Sen iyi ki varsın iyi ki benim annemsin bitanem...
Seni çok seviyorum ve senin kızın olduğum için şu hayattaki en büyük grurumu yaşıyorum :)
Anneler günün kutlu olsun canımın içi
Dilerim ben de senin gibi mükemmel bir anne olurum :)

Tüm annelerimizin,anne olmuş ve anne olacak tüm arkadaşlarımın da anneler gününü kutlarım :)


7 Mayıs 2013 Salı

Sinop-Gerze-Tarihi Sinop Cezaevi Gezisi

gerze

gerze iskelesine gidiş

bizim kafilenin bir kısmı

anneannem ve annem


gerzede bir ben :)



gerze sisli halde

Resim yazısı ekle

çocukluğuna inilen ben :P

gerzenin halkı karıncaları termik santral istemiyor

söz konusu galatasaraysa gerisi teferruattır ;)



annecimle :)

babişle :)



sinop sahil

cezaevinin girişi


çocuk ıslahevi

gözetleme kulesi
Eveeett sonunda 4-5 Mayıs tarihlerinde ailece gittiğimiz Sinop-Gerze gezimizden birkaç kareyi sizlerle paylaşabildim :)
Sinop şuan yaşadığımız yere 1 saat uzakta küçük bir karadeniz ili.Gerze de 30dk uzaklıkta Sinop'un şirin bir ilçesi.Ben şahsen Gerzeyi Sinoptan daha çok beğendim.
Çok fazla gezememiş olsak da,daha sonra tekrar geleceğiz diyerek birkaç yeri gezme olayını ertelesek de yine de hoş zaman geçirdik.En azından çok merak ettiğim tarihi sinop cezaevini görmüş oldum.Tüylerim diken diken oldu.O duvarları,o koğuşları sanki bağırıyormuş,oradaki insanların yaşadıklarını,çektiklerini anlatıyormuş gibiydi...Hele ki çocuk ıslahevini görünce daha da üzüldük...
Allah kimseyi öyle yerlere düşecek durumlara getirmesin inşallah...
Günün birinde yolunuz düşerse bu taraflara beklerim :)
Şimdilik benden bu kadar...
İyi geceler

Canan Tan-Hasret

Selamlar :)
Dün akşam yine güzel bir kitabı sonlandırdım.Bitirdiğimde gözlerimden uyku aktığı için yazması bu güne ve bu saate kaldı :)
Canan Tan'ı severim.Ama bana genelde kitaplarının kurgusu ve konuları hemen hemen aynıymış gibi gelir.O yüzden bu kitabı da alıp almamak konusunda epey tereddür etmiştim.Fakat daha fazla dayanamadım.Sinop-Gerze gezimde bana eşlik etti.Orada neredeyse yarısını bir gecede okudum.Oldukça hüzünlü,aşk kokulu ve değişik bir kitaptı.İyi ki alıp okumuşum diyorum.
Gelelim konusuna...
Müslüman genç Tacettin ve Rum kızı Patricia arasında yaşanan bir aşkı konu alıyor.Tam da mübadele sırasında yeşeren bir aşk.Fazla detay vermek istemiyorum sonra bir anlamı olmaz.Tavsiye ediyorum okuyun diyorum :)
Herkese iyi geceler diliyor ve bir sonraki postumda görüşmek üzere sevgilerimi iletiyorumm :))

ARKA KAPAK
Gittin...Bir yemin kaldı aramızda.Yarısı seninYarısı benim... Hasret, izleri Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet öncesi döneme uzanan, gerçek yaşamdan alınmış kırık bir aşkın ve ömür boyu süren hasretin öyküsü.Müslüman bir bey oğluyla bir Rum kızının tüm engellere rağmen filizlenen sevdası, önüne çıkan ne varsa yakıp yıkacak güçte bir kora dönüşür. Ancak ayrılık kaçınılmazdır.

Lozan Antlaşması’nın öncesinde imzalanan Mübadele Sözleşmesi, bir buçuk milyona yakın insanı yerlerinden yurtlarından ederken, geride parçalanmış hayatlar, boynu bükük aşklar ve nesiller boyu sürecek hasret hikâyeleri bırakacaktır.Tıpkı Tacettin’le Patricia’nın hikâyesi gibi...

5 Mayıs 2013 Pazar

Sinan Akyüz-Şahika Feraye

Herkese merhaba :)
Dün akşam Sinoptaydım.Yanıma bu güzel kitabı da almıştım.10 gündür elimdeydi.Aslında kısa sürede bitebilecek ve kolay okunan bir kitap.Ama ben sevdiğim bir arkadaşımı da beklediğim için elimde uzun süre kalmış oldu.Kitabı beraber okuduk.Çok mutlu oldum.Deryacımla bu etkinliklerimize yine başka kitaplarla devam edeceğiz :)
Kitabımız Çanakkale Savaşı sırasında geçiyor.Yaşanmış bir öyküden uyarlanmış.Şahika ve Feraye adlı iki kardeşin öyküsü.Bu kardeşler babalarının bir sözü sonucu kendilerini ilk isteyenlere varırlar.Bir tanesi çok mutlu olur eşine aşık olur.Ama diğeri aynı şekilde olmaz.Hatta kardeşlerden biri diğerine "abla senin kaderin benimkini de yazmış" gibi bir cümle kurdu ve bu beni hakikaten çok etkilemişti.Bu yazarın okuduğum ikinci kitabı.Daha önce kendisinin İncir Kuşlar adlı kitabını gözyaşları içinde okumuştum.Bu kitap da yer yer beni çok hüzünlendirdi yer yer çok sinirlendirdi.Macit adlı karakteri elime verseler resmen bir kaşık suda boğabilirim o derece sinir oldum.Genelde güzel olan bu kitabın sadece sonu beni pek tatmin etmedi.Onun dışında okuyun diyebilirim.
Şimdilik benden bu kadar :)
Yarın sizlerle Sinop-Gerze yazımı ve fotoğraflarımı paylaşacağım :)
İyi haftalar sevgiler :)

ARKA KAPAK
“Abla.”

“Efendim.”

“Biliyor musun?”

“Neyi?”

“Senin kaderin benimkini de yazmış…”

Savrulan Hayatların Hikâyesi

1900’lü yılların başı, Biga…

Savaştan yorgun düşmüş bir millet, bir çiftlik ve zengin bir aile. Bir yemin ve o yeminle vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir baba... Gün gelir kader zarını atar ve hayatlar savrulur dört bir tarafa.



İncir Kuşları, Piruze-Şam’da Bir Türk Gelin, İki Kişilik Yalnızlık gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz’ün kaleminden genç yaşta Ürdün’e gelin giden iki kız kardeşin gerçek yaşam öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız.



Bu romanı elinizden bırakamayacaksınız…

Tarih, kader ve aşkın mükemmel bir karışımı…

3 Mayıs 2013 Cuma

Haruki Murakami-1Q84

Merhaba kitapkurtları :))
Uzuuunn zamandır (yaklaşık 25 gündür) elimde olan bu kitap sonunda bitti bugün.Sevgili blogger arkadaşım Eylemle (kitapeylemcisi) ile başladık bu kitaba.Tabi o benden saatler önce bitirdi :) Ben de pilatesten gelir gelmez hemen elime alıp bitirdim.Çünkü son 100 sayfa vardı hemen bitiverdi.
Kitap normalde Japonya'da 3 cilt olarak basılmış.Ama gel gelelim Türkiye'de bu 3 cilt tek kitapta toplanarak 1256 sayfalık bir romanı oluşturmuş.Dolayısıyla okuma süresi bu derece uzadı.
Bu benim 2.Murakami kitabım.Daha önce onu İmkansızın Şarkısı adlı kitabıyla tanımış ve pek de sevememiştim.Bu kitapla da duygularım değişmedi.Uzun bir süre Murakami okumayı düşünmüyorum.
Kitap konu olarak kısacası Masumi Aomame ve Tengo Kavana adlı iki çocukluk arkadaşının aşk hikayesini konu alıyor.Ama ele alış şekli farklı.Biraz ütopik bir ele alış bence :)
Bu kitabı bana can dostlarımdan biri olan sevgili meslektaşım Nazişim geçen temmuzda hediye etmişti.Odur budur ancak okumuş oldum.Buradan kendisine tekrar teşekkür ederim ve seni çoook seviyorum kuzucum :)
Kitapta sevdiğim tek nokta sanırım şu arka kapağı ve bu sözün geçtiği bölüm oldu.Benden Bay Viyana'ya ve canım anneme gelsin o söz.Benden bu kadar şimdilik sevgili blogger dostlarım.Bendeniz 2 gün Sinop-Gerze tatili yapıciim.Buralar sizlere emanet.
Sevgiler :)